evetherneyse

Kazananın Laneti || Marie Rutkoski (The Winner's Trilogy, #1) Kitap Yorumu

11:53



Kitabın Adı: Kazananın Laneti
Özgün Adı: The Winner’s Curse
Çeviren: Barış Mol
Sayfa Sayısı: 368
Goodreads Puanı: 4,04 (53K+)
Benim Puanım: 3,5/5


Arka Kapak

İstediğin şeyi kazanmak, sevdiğin her şeye mal olabilir.

On yedi yaşındaki Kestrel, bir generalin kızı olarak savurgan ve ayrıcalıklı hayatının tadını çıkarmaktadır. Arin'in ise sırtındaki giysilerinden başka bir şeyi yoktur. Kestrel, Arin'i kendisine bağlayan fevri bir karar alır ve bununla savaşmaya çalışsalar da birbirlerine âşık olmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Ancak genç âşıkların dünyasında, isyan, düellolar, ahlaksız söylentiler, kirli sırlar ve her şeyin tehlikede olduğu oyunlar hüküm sürmektedir. Birlikte olabilmek için halklarına; ülkelerine sadık kalmak için ise birbirlerine ihanet etmelidirler.

Benim Yorumum

En basit hâliyle kitap şu şekilde ilerliyor: Generalin kızı Leydi Kerstel'in yolu bir gün köle pazarına düşüyor ve aklında olmamasına rağmen bir köle satın alıyor. Satın aldığı köle ise aslında generalin evine yerleştirilmek istenen bir casus. Kerstel'in Arin'i satın alması da müzayedecinin birkaç hileli taktiği sonucu gerçekleşiyor.


Benim için epey yorucu ve iç karartıcı bir süreç oldu çünkü kitapta soğuk bir atmosfer ve yavaş bir işleyiş var. Karakterlerin duruşu, düşünceleri, olaylar hep donuk. Bu kitabı okuma modunda olmak gerekiyor bana göre çünkü her an okunacak bir kitap değil.


En büyük şikâyetim olaysızlık. İlk yarı öldürmeyip süründürürcesine durağan, ne aksiyon var ne de karakterlerin arasında herhangi bir gelişme. Uzunca bir süre acaba insanların bayıldığı o kitabı mı okuyorum diye sorgulamak durumunda kaldım. Sonlara doğru olaylar sahiden heyecanlı olsa da yazarın öyle bir anlatımı var ki o sahnelerde bile beni sıkıntıdan bunaltmayı başardı.

Kitaba, karakterlere, yazarın kalemine alışmak için epey vakit harcadım. İkinci yarıda biraz ilerledikten sonra alıştım da. Ama kapağını kapatıp bir kenarı koyana kadar sevdiğimi hissedemedim. Bazı kitaplar vardır, okurken bayılmasanız da üstünden zaman geçtikçe seversiniz. Kazananın Laneti de öyle oldu benim için çünkü kitabı olduğu gibi değil de olabileceğini düşündüğüm hâlleriyle seviyorum.

Karakterlere gelecek olursam, onlar da fazlasıyla soğuktu. İkisi de zeki ama aptal cesaretine sahip olan kişiler. Kerstel zeki ve güçlü bir kadın ama zekâsını sergilemek zorunda kaldığı yerler de aslında kendi aptallığı yüzünden düştüğü durumlardı. Yine de düşününce, onun yapmak zorunda kaldığı seçimleri yapamayacak olan sürüsüyle insan var.


Arin ise kitap boyunca en zor ve en son ısındığım karakter oldu. Ön yargı kavramını temsilen yazılmıştı sanki. Hırçınlığı, asiliği huzursuz hissetmeme neden oldu.

Her şeye rağmen kötü bir kitap diyemiyorum ama kitaptan umduğum kadar etkilenmedim. Devamı için de çok heyecanlı değilim çünkü gerçekleşeceği belli olan bazı olaylar beni şimdiden daraltıyor. Sanırım böyle entrikalar zincirinden oluşan kitaplar pek benlik değil.


Kitabı satın almak için:



Benzeri Yazılar

2 yorum

  1. gonca hanım ilk kitabı okumaya başlayınca insanı sıkan bir olay örgüsü var fakat 2.yi okuduktan sonra dönüp insanın meraktan 1 i okuyası geliyor 1 i bitirincede meak üst seviyeye çıkıp çevrilmemiş olan 3 e gidiyorsunuz....tatmin duygusu olarak 2 ve 3 süper fakat 1 ide atlamayın derim okumak isteyenlere

    YanıtlaSil
  2. İşte aradığım kitap yorumu. Herkes çok çok bayılmış. Ama ben de hissettiğiniz gibi hissettim kitabı okurken. Bu güzel sayfa için çok teşekkür ederim 🌈

    YanıtlaSil