Kitabın Adı: Efsane
Özgün Adı: Legend
Yazar: Marie Lu
Çeviren: Sefa Emre İlikli
Sayfa Sayısı: 320
Goodreads Puanı: 4,19 (288K+)
Benim Puanım:
3
Arka Kapak
Gerçek, Efsane’ye dönüşecek
Los Angeles, Kaliforniya
Cumhuriyeti, 2130
Nüfus: 20.174.282
Bir zamanlar Amerika Birleşik
Devletleri’nin batı kıyısı olarak bilinen yerde şimdi Cumhuriyet adında,
komşularıyla sürekli savaşan bir ülke vardır. Cumhuriyet’in seçkin sınıfından
gelen on beş yaşındaki üstün yetenekli June, askerî bir dehaya sahiptir.
İtaatkâr, hırslı ve kendini ülkesine adamış bu genç kız onun uğruna her şeyi
yapmaya hazırdır. Fakir bir aileden gelen on beş yaşındaki Day ise ülkenin en
çok aranan suçlusu ve bir devlet düşmanıdır. Kendisi gibi asker olan ağabeyi
Metias öldürülünce June, Day’in peşine düşer. İnandıkları şeyler uğruna savaşan
bu iki gencin kesişen yolları, onları Cumhuriyet’in karanlık sırlarına
götürecektir.

Efsane, birçok kişiden hakkında
oldukça olumlu yorumlar duyduğum bir seriydi. Özellikle yakın bir arkadaşım çok
severek okuduğu için ben de merak ediyordum. O kadar kişi övünce "Ne var
bu kitapta bu kadar?" demekten alamıyor insan kendini.
Sonuç olarak aldım okudum ve size
söyleyeceğim ilk şey şu olacak: Eğer seriyi henüz okumadıysanız ve
okuyacaksanız, aklınızda bulunsun; Komutan Jameson kadın. Komutanın erkek değil
de kadın olduğunu ikinci kitapta anlayıp bir süre buna adapte olmaya çalışan
birinden bir tavsiye olsun size.
Ama bu da bu da bir şey sayılır
sonuçta, değil mi? Çünkü arkadaşım üçüncü kitapta anlamış.
Kitap boyunca en ve muhtemelen
tek sevdiğim karakter, June'un ağabeyi Metias oldu. Adam resmen kendisinden
bahsedildiği ilk satırda beni kendine çekti. Bilemiyorum, aşırı derecede sevdim
ve bağladım.
Kitap çok akıcıydı. Sırasıyla iki
ana karakterin anlatımından okuyoruz. Bu da benim kitaplarda en sevdiğim
şeylerden birisi çünkü tek taraflı okuyunca "Acaba diğeri ne
düşünüyor?" demekten kendimi alamıyorum.
June bir dahi. Yani öyle olduğu
söyleniyor ama benim gözümde June, YGS'de Türkiye derecesi yapan ama attığı
Tweet'leri okuduğumuzda "Bu salak mı derece yapmış?" dediğimiz
tiplerden. Kızda "Ben sınavı tam puanla geçtim, çok zekiyim." ayarında
bir kibir var. En azından ben böyle sezdim ve açıkçası her şeyi bu bakış
açısıyla görüyor olması beni rahatsız etti.
Kitabın başı ve sonundaki June
arasında fark var. Zaten öyle olacağı çok belliydi çünkü ilk okuduğumda
etrafına at gözlüğünden baktığını fark etmiştim. Ve bu duruşu fazla inatçıydı,
yani kırılması gereken bir tutumdu ve sanırım yazar, kızdaki değişimi fark
edebilelim diye bunu gözümüze özellikle sokmuş.
Fark ediliyor.
Çünkü yazar düşünce geçişlerini o
kadar net vermiş ki, bir an duruyorlar ve aydınlanma anı yaşıyorlar resmen.
Bütün kitap böyleydi. Olay örgüsü, sahne akışı çok hızlı. Tam emin değilim ama
sanırım yazarın ilk kitabı, yazımının acemiliğini buna veriyorum. Genel olarak
baktığımda çok feci şeyler çıkabilecek ama biraz harcanmış bir kurgu gibi geldi
bana.
Onun dışında diğer karakterden,
Day'den, bahsetmem gerekirse, kitabın en başlarında onu oldukça sevdiğimi
söyleyebilirim. Sonradan soğumadım ama beni cezbedecek, onu gözümde ayrıcalıklı
kılacak bir özelliğinin olmadığını fark ettim. Sadece sempatik bir çocuk.
Ayrıca herkese "kuzen"
diye hitap etmesine bayıldım. Bunu söylesem olmaz. Âşık olunası biri değil
bence ama sivri zekâsının getirdiği bir çekiciliği var.
Bu kitabı kesinlikle okuyun diye
bir şey diyemem. Ama sakın okumayın da diyemem. Bana kalırsa ortalama bir
kitaptı, dili çok basitti, çevirmen ve editör kaynaklı çok hata vardı. Okumakta
zorlandığınız bir dönemde okumanızı önerebileceğim, hızlı okunan keyifli bir
kitap.
Kitabı satın almak için:
0 yorum